31 Temmuz 2009 Cuma

YİĞİTİM BULUTUM


Az önce Mediacat'te Yiğit Bulut röportajını okudum yine döktürmüş, seviyorum bu adamı...
Ama, bir de yandan poz vermiş ki, Allahım katmer katmer bir gıdı, bu adam neydi ne oldu...
yedirdiler mi, yedin mi, ne yedin yahu sen



Notumsu: bir hastalığı yoktur umarım diyerek ve sadece yemeden kaynaklı olduğunu düşünerek yazdım tabi :)

29 Temmuz 2009 Çarşamba

BIRKENSTOCK


Bu nasıl bir rahatlıktır, anlatılmaz yaşanır.
10 gün önce aldığım terliklerim beni resmen havalarda uçuruyor, rahat rahat yürümemi sağlıyor.
Ekşi sözlük'te bile bir terlik üzerine bu kadar yorum yapılmasına şaşırmıştım ki, hadi ben de deneyeyim dedim.
Alırken, satış görevlisi, aman 1 hafta sadece günde yarım saat giyin yoksa ağrı yapar dedi, doğru demiş. İlk başta bişey olmaz giyerim dedim, baktım hakikaten ağrıyor, ben de dediğini yaptım.
Şimdi ise hiç ayağımdan çıkarmıyorum, valla toplantıya bile bunlarla gidiyorum...
İyice serdim anlayacağınız, napalım denize götüren yok, gidebilen yok, izinler birikmiş çıkabilen yok.. ben de yaz havasını ofise taşırımmm...
Buarada, br arkadaşım bu terliklerin Türkiye'de Almanya'dan daha ucuz olduğunu söyledi, nasıl olur anlamadım ama ...

28 Temmuz 2009 Salı

bu boşluğu seviyorum....


Bu ay sonuna geldik ve İstanbul ancak boşaldı.
Öğlen bankaya gittim, ve tek açık banka olan Garanti'de daha önce rastlamadığım; sıra numarasını almamla dingdong sesini duymamın bir olduğu anı yaşadım. Bu zevki bi daha tatmak için gittim bir kere daha düğmeye bastım 1 işlem daha yaptım :)
Sabah, dolmuş sırası yoktu, bu sefer beni sırada bekleyen dolmuşlara rahat rahat yürüyerek bindim
Haftasonu Carrefour'da 5 kasada birden bomboş bekleyen kasiyerler vardı, Allahım ne büyük mutluluk.
Sabah bize kırmızı ışık yanmasına rağmen yollar boş olduğu için bize geç işareti veren polis amcaya teşekkür ettim (umarım köprü de boştur)

bu boşluğu seviyorum ben....

Not: görsel, www.tallshipsraces.com adresinden alınmıştır.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

FİLM-ÖNERİ


Film 1: Güneşi Gördüm
Evet, bu kadar zaman geçmesine rağmen ben daha yeni izleyebildim ve ağlamaktan helak oldum.
Mahsun Kırmızıgül ön yargısı olduğu için hiç gitmeyi tercih etmemiştim ancak hataymış.
İzlemeyenler için muhakkak önereceğim bir film olacak, hem senaristliği hem de oyunculuğu ile göz dolduran Mahsun Kırmızıgül'e muhteşem oyuncular eşlik ediyor.


Film 2: Last Chance Harvey
Dustin Hoffman ve Emma Thompson'un oynadığı film, son anda yakalanan bir aşk hakkında. Ne yazık ki bu kadar iyi oyuncular için vasat bir film. Zira senaryo ve kurgu çok yavaş ilerliyor, belki orta yaş üstü için braz daha ilgi çekebilir ancak ağır temposu ile saran ve sürükleyen bir film değil.
İzlenebilir mi evet ama acelesi yok..

iyi seyirler...

24 Temmuz 2009 Cuma

denize uzak karaya yakın

böylee denize girmek, çipur çipur yüzmek istiyorum ama gidemiyoruuum
neden çünkü bir dünya ufacık tefeceik gerekli gereksiz iş var tepemde...
ühüüü çipur çipur çimmek istiyorum

21 Temmuz 2009 Salı

HAYDAR DÜMEN VE KÖPEĞİ

Bugün, kuaförde gazete isteyince, Postayı koydular önüme.
Magazin,mugazin eğlenirken, sağlık-yaşam sayfasına denk geldim. Haydar Dümen'in sayfasıymış o.
Sayfada yazanlara-cevaplara birşey demeyeceğim zira herkes biliyordur ne gibi şeyler sorulduğunu BAKINIZ..
Ama kardeşim, sayfanın başındaki Haydar Dümenin remi nedir öyle yaa, kucağında köpeği ile pozunu koymuş....:)
İnternetten bulamadım o fotoğrafı ama bu var, bence bir süre sonra etkiyi arttırmak için bu fotoyu da koyabilir(buarada bu fotoğraf bobiler.org'dan güzel bir çalışma) :)

16 Temmuz 2009 Perşembe

SANIRIM YAŞLANIYORUM


Yaşlanıyorum sanırım; bunun alametleri var elbette, sıralıyorum:

1- Eskiden: iş çıkışı hadi hopp eğlenelim bir yerlere gidelim yapardık gece yarısı eve gelsem de ertesi sabah hoppidik kalkar işe giderdim.
Şimdi: iş çıkışı mümkünse hemen evime gideyim, yemeğimi evde yiyip kitap,film falanla dinlenmek istiyorum.

2-Eskiden: evde de olsam gece 2-3 ten önce hiç bir kuvvet beni yatıramazdı ve 5 saatlik uyku yeter de artardı bile
Şimdi: en geç 12'ye kadar dayanabiliyorum, Cumartesi geceleri dışarı çıkmadığım gibi evde Okan'ı bile izleyemeden uyuya kalıyorum.

3-Eskiden: mağazaların indirim zamanlarında haftasonumu ayırıp dolaşır ve bir dünya alışverişle (çoğunluğu ayakkabı olmak üzere) eve dönerdim hatta İstanbul'un bir ucuna gitmişliğim vardı, indirim var diye.
Şimdi: İstanbul'daki mağazalara özellikle indirim zamanı girmek istemiyorum, insanlar üstüme üstüme geliyor gibi oluyor. Az ama öz yeterli diyorum(her zaman değil)

4-Eskiden: gece 3'te kalkıp canım istedi diye un helvası yapardım hatta üniversitede yurtta yapardık en çok gece yarısı, sonrasında da canım ne istese gece yapardım üşenmeden
Şimdi: başucuma uyanırsam mutfağa yürümeyeyim diye su koyuyorum (10yıl sonra takma dişlerini içine atmış nine kıvamına gelicem sanırım)

5-Eskiden: yolda ota-boka sinirlenen amcalara-teyzelere kızardım, amma öfkeliler tepkililer herşeye diye
Şimdi: dün kendimi Üsküdar'da yere çöp atan Araplar'la kavga ederken ve onlara tepki vermeyen vatandaşa söylenirken buldum

6-Eskiden: daha sabırlıydım, birşey olmasa da olacağı anı sabırla bekleyebilirdim
Şimdi: zamanın öyle hızlı geçtiğinin o kadar farkındayım ki herşey hemen olsun istiyorum

7-Eskiden: yediklerim-içtiklerim konusunda savruktum yani canım ne zaman ne istese yerdim zira kilo almıyordum
Şimdi: öyle mi ya, su içsem yarıyor misali artık kilo vermek o kadar zorlaştı ki herşeye dikkat etmeye çalışıyorum(edebiliyor muyum o tartışılır)

8-Eskiden: gece yatmadan önce yüzümü yıkar yatardım.
Şimdi: temizleme köpüğü ile temizleyip, tonik ardından göz kremi ve nemlendirici sürmeden yatamıyorum zira çıkan ince çizgilerin ben farkındayım

9-Eskiden: saatlerce dolaşabilirdim, yürürdüm arkadaşlarımla, alışveriş yapardım bir yorgunluk hissetmezdim.
Şimdi: yine çok yürüyorum ama o yavaş alışveriş vitrin modunda yürüdüğüm an belim kopuyor bacaklarım ağrıyor (hüüüü baston gerekmesin bana)

10-Eskiden: arkadaşlarımla telefonda saatlerce konuşup-dedikodu yapabilirdim hatta eve gelen telefon faturalarını annem görmeden nasıl hallederim diye düşünürdüm
Şimdi: çok uzun sohbetleri telefonda değil yüzyüze tercih ediyorum, yakınımda olmayan bir arkadaşım değilse konuştuğum öyle 1 saat konuşabilecek sabrım kalmıyor..

yaşlanıyorum işte..... bu kadar basit mi... commedore 64 'ten falan hiç bahsetmiyorum zaten:)

13 Temmuz 2009 Pazartesi

MEVSİMİNDE YİYELİM

Bu aralar feci şekilde doğal,zamanında meyve-sebze yemeye sardım. Yurt dışına çıktığımızda yediğimiz sebzeler hiç tat vermezdi, koşarak canım memleketimde tadı damağımda kala kala meyve-sebze yemek isterdim ama şimdi aldığım salatalık-maydonoz(ya maydonoz bile tatsız olur mu)-biber-patlıcan... vb tatsız tutsuz gelmeye başlayınca ben de herşeyi en azından mevsiminde tüketerek kendimce önlem almaya çalışıyorum.
Sadece mevsiminde tüketmek yetmiyor farkındayım artık organik denen, doğal toprak ve tohumla üretileni tüketmek gerek ama bunları öncelikle her köşe başında bulamıyoruz ayrıca büyük marketlerde bulduğumuz paketlenmiş organikler de dünya pahası olduğundan ve Türk aile kültürü tane ile değil kilo ile almaya alışık olduğundan çoğunlukla organiklere yönelmiyoruz.

Bomonti'de Cumartesi günleri %100 Ekolojik Pazar kuruluyor, Buğday Dergisi'nin öncülüğünde 2006'dan beri devam eden proje, Şişli'den sonra, Antalya,Samsun,Bursa gibi illerde de hayat bulmuş.
Gitmesi zor gelse de en azından daha lezzetli şeyler yemeyi umuyorum. stenirse

Küçük bir liste; mevsiminde yenmesi gereken sebze ve meyvalar. Bu yazıyı www.saatlimaarif.com dan post ettim, bu kadar detaylı yazdığı için çok teşekkürler.


OCAK
Balık: Kefal, tekir,kırlangıç, strongilos, levrek,
Sebze: Kereviz, lahana, brüksel lahanası, brokoli, havuç, pırasa,ıspanak, pazı, karaturp, kırmızı turp
Meyve: Elma,nar, portakal, armut, ayva, greyfurt

Bu ay sofranızdan eksik etmeyin:
Sebze ve et suyu ile hazırlanmış çorbaları sofranızdan eksik etmeyin.
Hareketsiz geçen soğuk kış günlerinde çorbalar bağırsak sistemini düzenler.Soğuk havalarda vücuda direnç veren balık ve baklagiller de en çok tüketilmesi gereken besinlerden.

ŞUBAT
Balık: Uskumru, istavrit, lüfer, palamut, tekir, kefal, kalkan, gümüş balığı,
Sebze: Brokoli, brüksel lahanası, karnabahar, pazı, ıspanak, pırasa, pancar, defneyaprağı, havuç, turp.
Meyve: Elma, portakal, muz, armut, greyfurt, ayva.

Bu ay sofranızdan eksik etmeyin:
Kansere karşı etkili lahanagilleri (lahana, brüksel lahanası, karnabahar ve brokoli) sık sık yiyin. Bol betakaroten içeren havuç ile salata, zeytinyağlı yemek veya havuç suyu hazırlayın.

MART
Balık: Levrek, kalkan, kefal
Sebze: Ispanak, havuç, pırasa,kırmızı turp, brokoli.
Meyve: Elma, muz

Bu ay sofranızdan eksik etmeyin:
Mart, yaza hazırlık ayıdır. Hafif beslenmeye ve diyet yapmaya başlamanın tam zamanıdır. Mart, aynı zamanda ilkbahara geçiş ayıdır. Bu nedenle hafif bir o kadar da direnç verici besinleri tüketmeye özen
göstermek gerekir. Balık, ızgara et, sebze ve meyveler bol tüketilmeli.

NİSAN
Balık: Kalkan, kılıç, kırlangıç, tekir, barbunya
Sebze: Taze soğan, tazesarımsak, kuşkonmaz,taze kekik, bakla, marul.
Meyve: Can erik

Bu ay sofranızdan eksik etmeyin:
Kuzu etinin en taze ve lezzetli zamanı. Bu aylarda et olarak kuzu etini tercih edin. Sütlü hafif tatlılar pişirin. Sabah kahvaltısında ve geceleri yatmadan önce bir bardak süt için. Hafif ama sağlıklı beslenerek
ve açık havada düzenli yürüyüşler yaparak fazla kilolarınızdan kurtulabilirsiniz.

MAYIS
Balık: Barbunya,levrek, kılıç, kırlangıç, dilbalığı,
Sebze: Enginar, bakla, madımak, semizotu, papatya, ebegümeci,domates, salatalık.
Meyve: Çilek, yeşil erik, malta eriği, dut.

Bu ay sofranızdan eksik etmeyin:
Çilek kısa ömürlü bir meyve. İçeriğindeki zengin vitamin (özellikle C vitamini) ve mineraller sayesinde ani enerji verip, geçiş mevsiminde ortaya çıkan yorgunluk belirtilerini giderir.

HAZİRAN
Balık: Mercan, levrek, barbunya.
Sebze: Enginar, taze patates, taze fasulye, bakla (ayın ortasına
kadar), bezelye, kabak, patlıcan, sivribiber, domates, salatalık, kuzu
ıspanak, semizotu, rezene, marul,üzüm yaprağı, taze soğan, tazesarımsak,
dereotu, dolmalık biber, çalı fasulyesi.
Meyve: Kiraz, yeşil erik, malta eriği, kayısı, şeftali, dut.

Bu ay sofranızdan eksik etmeyin:
Kısa ömürlü dut ve kirazı bu ayda bol bol tüketin. Her ikisi de zengin vitamin ve mineral kaynağı.

TEMMUZ
Balık: Sardalya, barbunya, tekir, ıstakoz, böcek, pavurya.
Sebze: Domates, salatalık, bezelye, dereotu, kum havucu, taze
fasulye, kuzu ıspanak, kabak, patlıcan, semizotu, sivribiber, dolmalık
biber, çalı fasulyesi, barbunya fasulyesi.
Meyve: Kayısı, şeftali, kavun, sarı erik, karpuz, ahududu, vişne.

Bu ay sofranızdan eksik etmeyin:
Semizotu, balıktan sonra en çok omega-3 içeren sebze. Vücut tarafından üretilmeyen bir yağ asidi olan Omega-3, kalp hastalıklarına, zihinsel karışıklığa ve bunamaya karşı ekili.

AĞUSTOS
Balık: Çingene palamudu, mercan, kılıç, sardalye.
Sebze: Domates, salatalık, patlıcan, dolmalık biber, çarliston biber,
sivribiber, taze fasulye, barbunya fasulyesi, kabak, mısır, kırmızı
salçalık biber.
Meyve: Kayısı, kavun, kırmızı erik, şeftali, vişne, böğürtlen,
karpuz, incir, mürdüm eriği, üzüm.

Bu ay sofranızdan eksik etmeyin:
Yaz meyve ve sebzelerinin en olgun zamanı. Meyveleri bol yiyin. Bunun yanısıra balık, zeytinyağlı sebze, hafif soslu makarnaları günlüköğünlerinize paylaştırın.

EYLÜL
Balık: Palamut, lüfer, kılıç, sardalye, kolyoz, kırlangıç.
Sebze: Mantar, patlıcan, mısır, pazı, biberiye, barbunya fasulyesi,
kabak, dolmalık biber, kırmızı salçalık biber.
Meyve: Mürdüm eriği, fındık, kavun, karpuz, incir, üzüm.

Bu ay sofranızdan eksik etmeyin:
Eylül, kışa hazırlık ayıdır. Vücudu soğuk mevsime hazırlamak gerekir.Bol balık, sebze, meyve ve makarna gibi enerji verici karbonhidratlar ağırlıklı beslenin. Mürdüm erik ve fındığı hergün belli bir miktar
tüketmeye özen gösterin.

EKİM
Balık: Palamut, lüfer, istavrit, barbunya, kılıç, mercan, sardalye.
Sebze: Mantar, fındık, ceviz, ıspanak, yerelması, pırasa, lahana,
kıvırcık salata, kırmızı turp, karnabahar, havuç.
Meyve: Armut, ceviz, üzüm,elma, greyfurt, mandalina, muz.

Bu ay sofranızdan eksik etmeyin:
Ekim ayında omega-3 içerikli cevizin tam zamanı. Cevizi bu aylarda bol bol tüketin. Ayrıca mantarlı nefisyemekler pişirebilirsiniz. Mantar, balık, et ve sebzelere çok yakışır. Mantarı ızgarada üzerine peynir
serperek pişirip kahvaltıda da yiyebilirsiniz.

KASIM
Balık: Mezgit, ringa
Sebze: Balkabağı, kabak, lahana, kereviz, pırasa, yeralması, havuç,
ıspanak, karnabahar, pazı.
Meyve: Ceviz, kestane, üzüm, elma,muz, mandalina, nar, armut, kivi,
greyfurt, Trabzon hurması.

Bu ay sofranızdan eksik etmeyin:
Kasım ayında balkabağından bol bol yararlanın. Çorbası, tatlısı ve pastası ile nefis lezzetler hazırlayabilirsiniz. Balkabağını ayrıca etli sebze yemeklerine de ilave edebilirsiniz. İçerdiği bol betakaroten
sayesinde kansere karşı etkili bir sebze.

ARALIK
Balık: Levrek.
Sebze: Balkabağı, lahana, yerelması, pırasa, brüksel lahanası,
karnabahar, ıspanak, kereviz, havuç, pazı, kara lahana.
Meyve: Elma, mandalina, portakal, nar, armut, muz, kivi, kestane,
greyfurt, ayva, Trabzon hurması.

Bu ay sofranızdan eksik etmeyin:
Soğuk algınlığı hastalıklarına yakalanmamak için sağlıklı beslenin.Portakal veya greyfurt suyu için. Ispanak, baklagil, et, yoğurt, muz,elma ve kuruyemişleri bol tüketin.

2 Temmuz 2009 Perşembe

DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ

Ülkemizin geçirdiği şu psikolojik savaş ortamında umutla tutunasım var:

GENÇLiK MARŞI

Dağ başını duman almış,
Gümüş dere durmaz akar.
Güneş ufuktan şimdi doğar.
Yürüyelim arkadaşlar.

Sesimizi yer, gök, su dinlesin;
Sert adımlarla her yer inlesin.

Bu gök, deniz nerede var,
Nerede bu dağlar, taşlar.
Bu ağaçlar, güzel kuşlar
Yürüyelim arkadaşlar.

Sesimizi yer, gök, su dinlesin;
Sert adımlarla her yer inlesin.

Her geceyi güneş boğar
Ülkemizin günü doğar,
Yol uzun olsa da ne var,
Yürüyelim arkadaşlar.

Sesimizi yer, gök, su dinlesin;
Sert adımlarla her yer inlesin.