25 Mayıs 2009 Pazartesi

LOS ANGELES-1


Çok uzun zaman oldu değil mi yazmayalı. Başlangıçta keyfim yoktu bir önceki yazıdan da anlayacağınız üzere sonra da keyfim yerine geldi tatile gittim. Bu sefer de öyle keyifliydim ki bir şey yapmak istemedim :) {bu blog sahibinin de keyfini mi bekleyeceğiz diyorsunuz dimi, napalım blog benim, keyif benim (: }


Neyse, bildiğiniz üzere bu blog, her çeşit yazıyı barındırabilen bir blog dolayısıyla 1 hafta boyunca tatil anılarını yazacağım, gittiğim yere gidecek olanlara tavsiyeler vereceğim.


Resimleri toparlıyorum o sebeple 1 hafta boyunca kısa kısa bir dünya şey yazmayı planlıyorum.




Tatil'de; Los Angeles ve Las Vegas'taydım.


Tatil anılarına buradan gidişimizle başlayayım, resimler gelince devamı olacak..


Öncelikle efendim, sezon henüz çok da açılmadığı için uçak bilet fiyatları kişi başı gidiş-dönüş 552 Euro gibi normal seviyedeydi ama bu ay sonundan itibaren öyle bir bilet bulmak zor olabilir.


Atatürk Havalimanından rahat rahat bindik uçağımıza, sadece inanılmaz abartılı "domuz gribi" korkusu nedeniyle maskeli görevlilere baktık uzunca. Sonra, LA ve Las Vegas'ın Meksika sınırına yakın olması nedeniyle arkadaşlarımızın aman gitmeyin demelerini düşünüp yahu hakketten var mıdır bu domuz gribi diye azcuk korktum ama uçağa da bir o kadar neşeyle bindim.


Güzel güzel uçtuk, ama iş Londra aktarmasına geldiğinde ve aktarma aralığı sadece 30-40 dk olduğunda bizi bir koşturmaca aldı. Heathrow Havaalanı dehşet büyük, koştur koştur çıkış kapısına gelemiyorsun, çıktığımız asansörün haddi hesabı yok, bir de o asansörlere ulaşabilmek için bindiğimiz metronun yavaşlığı ...neyse kanter içinde bindik uçağa.(en son biz, bir de bizden hemen önce binmiş Türk bir çift)


Yerimiz iyiydi, toplamda 17 saatlik uçuşa hazırlık, battaniyelerimi çektim uyuyacağım derken, yemekler geldi. Domuz eti yemediğim için uçuşlarımıza "muslim food" diye eklemiştim ancak önümüze"indian food" geldi ve bütün geceyi neredeyse tuvalette geçirdim o baharatlar nedeniyle. bir daha muslim food koydurana ne olsun...


Havaalanına indik, bir tek insanda ne maske var ne birşey, yuppi dedim domuz gribi korkusu yok burada!


Buarada ismimiz anons edildi, havaalanına göz atma şansım bile olmadan uçuş görevlileri yanına gittik ve elbette öğrendik ki, bizim bile zor yetiştiğimiz uçağa valizlerimiz yetişememiş, bize gece göndereceklerini söyleyip, elimize de 100 USD sıkıştırıp bizi yolladılar :(


İlk defa gittiğimiz bir şehir olduğu için hemen araba kiraladık havaalanından ve gprsi taktığımız gibi otelin yolunu tuttuk.


Bütün yol boyunca salak salak bakındım, heryer yemyeşildi ama otobanlarda bir dünya lastik parçası vardı anlam veremedim. Universal City'deki otelimize geldiğimizde, bir düğün gurubuyla karşılaşıp asansörü kullanamayacağımızı anlayıp garsonlarla birlikte servis asansörüne binerek odamızaçıktım ve sersem sepelek o günü uyuyarak geçirdim :)


devamı yarına...


NOT: LA fotoğrafı www.efrasyap.com adlı siteden alınmıştır.