9 Ocak 2011 Pazar

Ve..anne olmanın dayanılmaz hafifliği


Günler yoğun geçiyor. Hemen hemen hergün sadece 3-4 saat uyuyarak gidiyorum işe. İş çok yoğun tempolu, bazen yemek saatimi bile 20 dk kullanıp dönüyorum işleri tamamlamak için.

Dolayısıyla eve de yorgun gelip, oğlanla azıcık vakit geçirip(onun enerjisine harcayacak enerji bulabilirsem kendimde) ona yetmeye çalışıyorum. Sonra onun banyosu, uyku saati derken bakıyorum saat 22:00 olmuş. Ee hadi biraz yemek yiyeyim deyince saat 23:00 gibi oğlanın gece maması, ertesi gün yoğurdu hazırlığı falan... gece yarısı yatıyorum ne bişey okumuşum ne de doğru düzgün birşey izleyebilmişim..sonrası gece oğluşuma kalkışlar ve sabah 5:30 da uyanıp işe gitmece...

yine de oğlan " anneee" diye seslenip bana başkasının anlamayacağı şekilde öpücük veriyor ya.. dünyalar benim oluyor. "bütün yorgunluğum gidiyor" falan diyemeyeceğim yalan gitmiyor ama gerçekten dünyalar benim oluyor..


Bu haftasonu 1 yaş aşıları ve tahlilleri vardı. Bir türlü alamadılar kanı, heryeri delik deşik oldu ama kan damardan çıkar çıkmaz pıhtılaştığı için alamadılar, çıkan kanlar da çöp oldu. Tüm hastaneyi ayağa kaldıracak kadar ağlaması, yüzünün şişmesi kasılması da yanımıza kar kaldı lös kös eve döndük gelecek hafta tekrar gitmek üzere.

Kan almaya çalışmadan önce hemşire kim daha dayanıklı demişti de anlamamıştım, sonra oğluşum o korkunç şekilde emziğin altından "acıyo anne" gibi bişey söyleyince içim aktı, oğlanı kucaklayıp ben de başladım ağlamaya.. evet ben dayanıklı değilim.... evet belki doğum yaparken normal doğum yapıcam, epidural de istemem diye 11 saat tüm o acılara dayandım, ama oğlumun 1 damla göz yaşına bile dayanamıyorum kaldı ki öyle canı yana yana kasıla kasıla ağlayacak.


Allahım bu nasıl bir duygu böyle, neler yaşatıyor biz kadınlara... ne muhteşem, ne tarifi imkansız, ne kutsal, ne mucizevi...



Resim kaynak